ANA Sayfa

* Yazılarım ...

Dünya bize yetmiyor YALANI !
"... İngiltere'nin ilk ekonomi politik profesörü olan Thomas Robert Malthus, nüfusun artışının, halkın kullandığı geçim araçlarından daha fazla geliştiğini ve kapitalizmde işçi sınıfının yoksulluğunun, işçilerin kapitalist sömürüsü nedeniyle değil, nüfusun hızlı gelişmesi sebebiyle meydana geldiğini iddia etmiştir.

... Adil gıda paylaşımının olmadığı dünyada rakamlar dehşet verici. Her gün 5 yaşın altındaki 20 bin çocuk açlık ya da yetersiz beslenme sonucu hayatını kaybediyor. Oysa verilere göre, tüm insanlığa yetecek kadar gıda kaynağına sahibiz.

Gerçekten Dünya bize yetmiyor mu? Yoksulluğun nedeni tek başına nüfus artışı mı? "
KASIM 2017

http://www.felsefetasi.org/dunya-bize-yetmiyor-yalani/

Şiddet Üstüydü, Şiddet Nesnesi Oldu
"... İnsanın oluşumunda evrime ya da yaratılışa inanmak gibi zıt kavramlar var düşünsel arenamızda. Evrime inanıyorsanız; binlerce yıl öteden bugüne gelene kadar insan şiddetin mağduru olmuş, bundan kurtulmak kendini savunmak ve yaşamını sürdürmek için şiddeti kullanmak zorunda kalmıştır. Keza en temel ihtiyaç olan beslenme yani yemek bulmak için de hayvanlara ve kendi ırkdaşlarına karşı da şiddet kullandığı, hatta bazı grupların yamyamlık yaptığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Yaratılışa inanıyorsanız, daha ikinci kuşakta Kabil, Habil’i öldürmüştür! Birinci kuşakta Âdem ile Lilith veya Havva arasında şiddet söz konusu mudur o kadarını bilemiyoruz ama sonraki kuşaktan Kabil’in şiddetini tüm semavi dinlerin kutsal kitapları yazmaktadır..."
AĞUSTOS 2016

http://www.felsefetasi.org/siddet-ustuydu-siddet-nesnesi-oldu/

Evrensel ahlak var mıdır?
"... “Madde bağımlılığı ahlak bozukluğuna yol açar”. Tıbbi veya kriminal açıdan bakarsanız giriş cümlesi çok doğru, bilindik ve sıradan bir tespittir. Bunu; “Maddiyat bağımlılığı veya hırsı, ahlak bozukluğuna yol açar” şeklinde söylemek de bakış açısını değiştirir, ama cümle yine doğruluğundan bir şey kaybetmez.
Tüm riskleri göze alarak uyuşturucudan sağlanan kara para ekonomisi neden vardır? İnsanlar miras paylaşımı için kardeşini, tarla sınırı paylaşımı için komşusunu neden öldürür? Daha da büyük çapta bakarsak; savaşların asıl nedeni nedir? Tamamının nedeni “maddiyat hırsı, rant paylaşımı”, yani Napolyon’un dediği gibi, “para, para, para” değil midir? İşte bu nedenle ideal toplum tasarımlarını içeren felsefi ve edebi yazılarda ve görüşlerde; yani tüm “ütopyalarda” mülkiyet ve para yoktur..."
EYLÜL 2015

http://www.felsefetasi.org/evrensel-ahlak-var-midir/

Felsefenin derdi nedir?
"... Aristoteles’in ünlü yapıtı Metafizik; ‘Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler’ cümlesi ile başlar. Gerçekten de insanı insan yapan en önemli özelliklerinden biri herhâlde onun kendisini çevreleyen dünyayı, içinde yaşadığı toplumu, geçmişini ve bütün yanları ile bizzat kendisini tanımak ve bilmek istemesidir.

Aslında kısaca “varlık bilgisi” şeklinde iki kelimeye dahi sığdırabileceğimiz ama “varlık nedir, bilgi nedir” şeklinde sorgulamaya başlayınca, belki de felsefe; binlerce yıldır cevabını aradığımız daha binlerce yıl da arayacağımız düşünce sarmalının adıdır..."
AĞUSTOS 2015

http://www.felsefetasi.org/felsefenin-derdi-nedir/

Uygarlığımız için onuncu tehlike.
"... İsveçli felsefeci Nick Bostrom, süper yapay zekâ ile insan zekâsı arasındaki farkı şöyle açıklıyor: “Einstein’ın zekâsıyla bir solucanın zekâsı arasındaki fark neyse, öyle bir fark söz konusu olacak.”

Peki, bizim kadar zekâsı olan veya bizden daha üstün olan bir sistemden, türden neden bu kadar çok korkuyoruz?
Eğer onu biz oluşturduysak, yönlendiren ve kuralları koyan da yine biz oluruz, öyleyse korkacak ne var?

Aslında biz “Yapay zekâ”dan kokmuyoruz, biz kendimizden korkuyoruz..."

TEMMUZ 2015

http://www.felsefetasi.org/uygarligimiz-icin-onuncu-tehlike/

Şaman Şifacılığı ve Jung.
"... Demek ki otuz bin yıldan fazladır, Şamanlardan başlayarak aynı yerde mi dönüp dolaşıyoruz, yani “kendini tanı” söyleminin etrafında?

“Kendini tanıyınca” neler olacağını yine C.G.Jung’un görüşleriyle açıklayalım: ‘’Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler, gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder’’

Jung’un bir başka sözü ise, kendini tanıma yolculuğunda karşılaşılacak şeylerden bahsediyor: ‘Işıktan varlıklar olduğumuzu imgeleyerek değil, ancak içimizdeki karanlığı bilinçli hale getirerek aydınlanabiliriz.’ ..."

HAZİRAN 2015

http://www.felsefetasi.org/saman-sifaciligi-ve-jung/

Lykurgos ve Sparta’da Ütopik Yaşam.
"... Lykurgos; ülkesinde PARAYI ORTADAN KALDIRAN adam, keza mülkiyeti de. Kral seçilince ilk işi, kralların yetkilerini sınırlayacak olan, Senato ve Ephoros yani Bakanlık kurumlarını oluşturmak oluyor. Günümüzden 2.800 yıl önce, kafasındaki tüm sistemi oturttuktan sonra da, Yine ülkesinin çıkarı için, kendi eliyle yaşamına son verdi.
Bilgeler birçok konuda övülmeye değer yazılar, sözler bırakmışlardır. Oysa Lykurgos ne yazı bıraktı ne de söz; o sadece benzeri yapılamaz bir devleti gerçekleştirdi.

Antik çağın bütün tarihçi ve filozofları, eserlerinde mutlaka Sparta’dan bahsetmişler, Lykurgos Yasaları’nı “kaybedilmiş güzellikler” olarak değerlendirmişlerdir. Kuşkusuz Lykurgos, daha fazla ilgi ve incelemeyi hak etmektedir ..."

NİSAN 2015

www.felsefetasi.org/tursumu-nasil-tasirim-oraya-hayal-ve-utopya/

Turşumu nasıl taşırım oraya? (Hayal ve Ütopya).
"... Uçabiliyor musunuz? Hayallerinizde yani, madde kullanmadan. Yine hayallerinizde piyangodan birkaç milyon kazanıp, günlük sorunları halletmeniz sonrasında, kendi keyif ve huzur dünyanızı oluşturuyorsunuzdur mutlaka. Ya sonrasında, ya da bunun dışında neler hayal edebiliyorsunuz?

Hayallerinizde ne kadar özgürsünüz, ne kadar yükseğe çıkabiliyorsunuz, ne kadar ileri gidebiliyorsunuz?

Ya toplumsal hayaller ... yani; ÜTOPYA: Platon, Thomas More, Campanella, Bacon, Marx ...
Kendimiz ve toplum için hayal kurmaya kalkıştığımızda, ne kadar özgürüz? ..."
MART 2015

www.felsefetasi.org/tursumu-nasil-tasirim-oraya-hayal-ve-utopya/

Başımı okşa, Omuriliğim kurumasın.
"...
Transaksiyonel Analiz”; psikolojik kişilik çözümleme ve toplumsal iletişim çözümleme yöntemidir. Eric Berne bu yaklaşımıyla bilimsel bir ekol oluşturmuştur. Berne; Freud’dan çok etkilenmesine rağmen, geliştirdiği kuram psikanalitik kuramdan farklıdır.

Profesyonel olarak psikoloji ile ilgilenenler dışındakiler için bile, kişilik açısından kendimiz veya çevremizi anlama ve algılamada, farkındalığın artması bakımından çok önemli bir yaklaşım. Bu nedenle konu biraz daha detaylı incelenirse; özelikle çevremizle olan “Kişiler arası iletişim” çözümlemesi açısından büyük yararlar elde edilecektir. Belki hayatı çözmeye veya biraz daha kolaylaştırmaya bir adım daha atmamızı sağlayacaktır ..."

ŞUBAT 2015

www.felsefetasi.org/basimi-oksa-omuriligim-kurumasin/
Felsefe; "Az şeker, bol disiplin"dir.
"... Arthur Schopenhauer: “Sayfaları arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir” demiştir.
Karl Jaspers ise “Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmek demektir. Felsefe yapmak Tanrı’ya yükselmek demektir” olarak tariflemiştir bu zorluğu. Tabularımızdan bir kısmını sorgulamak ve hatta bırakmak, ağır bir mücadeleyi gerektirir ve “ölüm kadar zor”dur. Dante’nin cehennemine inip çıkmaktır, hem de defalarca ..."

OCAK 2015
www.felsefetasi.org/felsefe-az-seker-bol-disiplindir/
Şeytan'da anlaşamadığımız Ezidiler.
"... Yezidi-Ezidi inancı tamamen dışa kapalı-gizli bir inanç. Bu inancı inceleyenler; temel inanış içerisinde önemli bir melek (şeytan?) de olunca genellikle önyargılarını işe katmışlar. Ben yazımın giriş bölümünde incelediğim bilgiler arasından, en önyargısız ve akademik olan yaklaşımı-fikri özetlemeye çalıştım ..."

ARALIK 2014
www.felsefetasi.org/seytanda-anlasamadigimiz-ezidiler/

Tanrı olmasaydı, O'nu icat etmek gerekirdi.
"... Sorgulamaların bir kısmını teoloji, bir kısmını da felsefe veya din felsefesi (teosofi) olarak ilim haline getiriyoruz. Biz bu sorgulamaların içerisinden, insanlık olarak “TANRI” kavramı üzerine neler düşünmüşüz, hangi fikirler ve yaklaşımlarda bulunmuşuz onu incelemeye çalışalım. Diyebiliriz ki; ne kadar insan var ise, o kadar da Tanrı anlayışı ve kavramı vardır, doğrudur. Fakat bilimsel metodoloji olarak, bunların ortak paydalarda olanlarını sınıflamak ve anlaşılabilir kavramlara dönüştürmek zorundayız. Felsefe ilmi açısından, kavramlar temel nesnelerdir. Kavramlar olmadan anlama ve anlaşma zeminimiz olmaz.

Tanrı inancını, kavramını kabaca 4 ana başlık altında toplayabiliriz: Teizm, Deizm, Panteizm (Pan-Enteizm), Tanrı Tanımazlık (Ateizm) ana dörtlü çizgisi, bunların varyantları ve diğerleri...."
KASIM 2014

www.felsefetasi.org/tanri-olmasaydi-onu-icat-etmek-gerekirdi/