HAYYAM RUBAİLERİ - 341 - 360    
341.  
Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden  
Melekler bu bedenin duyuları hep birden  
Yerde gökte canlı, cansız ne varsa birer uzuv:  
Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen  
342.  
Kader defterimi yeniden yazabilseydim  
Kendime gönlümce bir hayat seçerdim;  
Bütün dertleri siler atardım dünyamızdan  
Sevinçten göklere uçardı düşüncelerim.  
343.  
Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir  
Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir  
Bugün su  içtiğin şu testi toprak olunca  
Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.  
344.  
İki günde bir somun geçiyorsa eline  
Soğuk suyu da olursa bir kırık testide  
Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan,  
Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?  
345.  
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;  
Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok;  
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,  
İşin kaynağına giden yolu bulan yok.  
346.  
Oğul, dünyamızı aydınlatan şarabı sun;  
Sevinç gülümüze  ay ışığı gibi vursun;  
Sular gibi akar gider gençliğin ateşi,  
Bir uykudur o senin uyanık mutluluğun.  
347.  
Dilerim ölünce şarapla yıkanayım  
Şarap şiirleriyle talkınlanayım  
Mahşer günü arayan olursa beni  
Meyhanenin önündeki topraktayım.  
348.  
Senden benden önce de vardı bu gün bu gece  
Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce  
Usulca bas toprağa, çünkü bastığın yer  
Bir güzelin  gözbebeğiydi beş on yıl önce. 
349.  
Yaşamanı akla uydurman gerekir,  
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;  
Bereket eli çabuktur Zaman Usta ' nın,  
Başına vura vura sana da öğretir.  
350.  
Gül mevsimi çimendeyiz su kıyısında  
Birkaç nur yüzlü güzel de var aramızda  
Şarap sun çünkü sabah erken içenlere  
Ne mescit gerekir ne kilise dünyada.  
351.  
Tanrı gönlünce yaratır da her şeyi  
Neden ölüme mahkum eder hepsini?  
Yaptığı güzelse neden kırar atar  
Çirkinse suçu kim kime yüklemeli?  
352.  
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına  
Bir canlı avladı Adem dedi adına  
İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken  
Tutar suçu yükler kendinden başkasına.  
353.  
Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç  
Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç  
Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim  
Bir kadehim kırılsam ne kalır benden hiç.  
354.  
O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?  
O güzelim kokusu cana can katan nerde?  
Müslümanlara şarap haram edilmiştir derler  
İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?  
355.  
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;  
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.  
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,  
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.  
356.  
Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin  
Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin  
Ecel şarabın sunulunca da ah etme:  
Sıran gelince içmezlik edemezsin.  
357.  
İç, şarap iç, Mahmut olmak budur;  
Çalgı dinle, Davut olmak budur;  
Geçmişi, geleceği düşünme  
Gününü gün et, yaşamak budur.  
358.  
Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider  
Kazancın, yaşamasını bildiğin günler;  
Saki, bırak şu yarını düşünenleri  
Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.   
  359.  
Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş;  
Kimi güzel ardında koşturmuş;  
Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek,  
Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.  
360.  
Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne?  
Okunup bitse de ömür destanının, sonu ne?  
Yüz yıl dilediğince yaşadın diyelim,  
Bir yüz yıl daha yaşasaydın, donu ne?