HAYYAM RUBAİLERİ - 181 - 200    
181.  
Neylesem bu benim iç kavgalarımla?  
Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?  
Sen  bağışlasan da ben yerim kendimi:  
Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla?  
182.  
Kalk sevinç dolduralım garip gönüle  
İçelim doğan güne karşı bülbülle   
Yırtalım biz de gömleği aşık gülle  
Verelim çiçekler gibi ömrü yele.  
183.  
Aklı olan paraya değer vermez,  
Ama  parasız dünya da çekilmez;  
Eli boş menekşe boynunu büker,  
Gül altın kasede gülmezlik etmez.  
184.  
Bir damla şarap Tus saraylarına bedel,  
Keykubad' ın Keykavus'un tahtından güzel  
Sabaha karşı aşıkların iniltisi  
İki yüzlü softanın ezanından güzel.  
185.  
Bedenindeki et, kemik, sinir kaldıkça,  
Dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma.  
Düşman Zaloğlu Rüstem olsa ger göğsünü,  
Dostun Karun olsa iyilik altında kalma.  
186.  
Yerin dibinden yıldızlara dek  
Ermediğimiz sır kalmadı pek,  
Her düğümü çözmüş insanoğlu;  
Ecel düğümünü var mı çözecek?  
187.  
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin  
Tekkede, manastırda eremezsin.  
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada  
Cennetin, cehennemin üstündesin.  
188.  
Bu evren her gece ne gömlekler diker!  
Kimini gelen, kimini giden giyer.  
Her gün nice sevinçlerle dolar dünya,  
Nice dertler toprağa karışır gider.  
189.  
Şarap benlik kaygusu bırakmaz sende  
Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde  
İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,  
Secdeye yatardı Adem'in önünde  
190.  
Biz hırkadan sonra küpe gelmişiz;  
Kıpkızıl şarapla abdest almışız.  
Medresede kaybettiğimiz ömrü  
Meyhanede aramaktır işimiz.  
191.  
Şarabı götürüp döksen bir dağa  
Dağ sarhoş olur başlar oynamağa.  
Ben ne diye tövbe edecekmişim  
İçimi tertemiz eden şaraba?  
192.  
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;  
Halden anlar bir dost gelip falı görünce:  
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:  
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.  
193.  
Bu gecenin son gece olması da var:  
Emret, gül rengi şarabı getirsinler.  
Gafil, bir gittin mi bir daha gelmek yok:  
Altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar.  
194.  
Medreseden hayır yok, dinle beni;  
Vakıf lokması karartır içini.  
Git, bir yıkık yerde yoksulca yaşa:  
Orası bir padişah eder seni.  
195.  
Şarap iç, yıkansın, aydınlansın için;  
Bu dünya, öbür dünya silinip gitsin!  
Gel ömrün yele gitmeden tadına bak  
Cana can katan suyun, ıslak ateşisin.  
196.  
Kendiliğinden var olmuş sanma beni;  
Bu kanlı yola ben sokmadım kendimi;  
Bir gerçek varlık beni var etmiş olan;  
Yoksa kimdim ben, neredeydim, neydim ki.  
197.  
Dileğin Tanrı dileği değil ki senin;  
Muradına ermeyi nasıl beklersin?  
Doğru olan Tanrı' nın dilekleriyse  
Yanlış demek senin bütün dileklerin.   
198.  
Ehil insana canım feda olsun;  
Ayağı öpülse öperim onun.  
Bir de git ehil olmayanla konuş:  
Cehennem ne imiş görmüş olursun.  
  199.  
Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar  
Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar;  
Göklerin eteğinde, toprağın koynunda  
Doğdukça doğacak daha neler neler var.  
200.  
Bir nakıştır varlığımız senin çizdiğin,  
Şaşılası neler nelerle bezediğin;  
Kendimi düzeltmek benim ne haddime:  
Beni potadan böyle döken sensin: