HAYYAM RUBAİLERİ - 1    

Şu olan biten var ya, boş ver ona
Taş yağsın isterse, çok sürmez
Dakka şaşma dakka, yaşamaya bak
Ne geçmişi düşün, ne gelecekten kork.
 
Hem aklın mutluluk peşinde senin;
Hem söylerim söylerim dinlemezsin.
Aldığın her nefesin kadrini bil;
Ot değilsin ki kesildikçe bitesin.
 
Niceleri geldi neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi,
O gidenlerde hep senin gibiydiler.
Dedim artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırlarına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, birde baktım:
Ömrüm gelip geçmiş hiç bir şey bildiğim yok.
 
Gülün yüzünde çiğ incisi nevruzun ne hoş.
Yeşillikte gönül aydınlatan yüzün ne hoş.
Dün geçti gitti hoş değil ondan söz etmemiz;
Hoş tut gönlünü anma dünü bak bugün ne hoş.
Ey kör bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş.
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş.
Şu durmadan kurulup dağılan evrende;
Bir nefestir alacağın o da boştur boş.
 
Yaşamak elindeyken bugüne bugün;
Ne diye bırakır yarını düşünürsün.
Geçmiş gelecek masal bütün bunlar hep;
Kadrini bilmeye bak avucundaki ömrün.
Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz;
Kuklacı felek usta kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer ikişer;
Bittimi oyun sandıktayız hepimiz.
 
Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi.
Gençlik destanın baş yaprağı sevgidir sevgi.
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar;
Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi.
Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona;
Sevmek haram yüreğin de ateş olmayana.
Bir gününü sevgisiz geçirdinse yazık;
En boş geçen günün o gündür inan bana.
 
Yel eser umutlar savrulur gider;
Sensiz bensiz kalır bağlar bahçeler.
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak;
Ölür gidersin düşmanın gelir yer.
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik;
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik.
O umut da yok bu umut da; hiç değilse,
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik.
 
Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna;
Dünyayı kara zindan etme başına.
Yaşamana bak, elinden tek gelen bu;
Olacakları danışan var mı sana ? 

Varlığın sırları saklı senden, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
 
Bu masmavi kubbenin kurulduğu gün,
Bu nur Cevza burcuna verildiği gün,
Mumun başına bağlanan alev gibi,
Bağlandı yüreğime senin aşk gülün.
Şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş,
Hele bir güzelle içersen daha bir hoş.
Harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş
Hem bana sorarsan, haram olan her şey hoş.
 
Uyumuşum; rüyamda akıllı bir insan,
Dedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan.
Ne işin var bu ölüme benzer ülkede?
Kalk, şarap iç, sonsuz uykulara dalmadan.
  Ömrümüze bir an bile ilave edemeyiz,
O halde mahzun olmaya gerek var mı?
Akıl ve hikmet odur ki, keder dünyayı değiştiremez 
İnsan şen ve mesut yaşamalıdır.
Bu zamanda az dostun olsun daha iyi.
Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli.
Can gözünü açınca görüyor ki insan:
En büyük düşmanıymış en çok güvendiği.