AZ SEÇİLEN YOL |
DR. M. Scott Peck |
||
Yaşam Zordur.
Bu yüce bir gerçektir, en yüce gerçeklerden biri.
(Buda öğretilerindeki "Dört Soylu gerçek" ten birincisi şudur
: "Yaşamak acı çekmektir.")
Yüce bir gerçektir, çünkü bir kez bu gerçeği görürsek, onun üstesinden
gelebiliriz.
Bir kez gerçekten zor olduğunu anlarsak - iyice anlar ve kabul edersek - yaşam
artık
zor olmaktan çıkar. Çünkü bunu kabullenince yaşamın zor olduğu gerçeği
artık önem taşımaz.
Çoğu insan yaşamın zor olduğu gerçeğini tam anlamıyla göremez. Bunun
yerine, neredeyse
sürekli olarak, yüksek sesle veya mırıldanarak, sorunların büyüklüğünden,
ne büyük
zorluklarla karşılaştıklarından yakınıp dururlar. Sanki yaşam genelde
kolaymış ya da kolay
olması gerekirmiş gibi ... Onlara göre karşılaştıkları güçlükler,
aslında olmaması gereken
şeylerdir; sadece onlara ya da ailelerine, sınıflarına, uluslarına, ırklarına,
hatta türlerine
verilmiş benzersiz dertlerdir, başka kimsenin başına gelmez. Bu yakınmaları
bilirim, çünkü
ben de payıma düşeni yaptım.
Yaşam bir sorunlar dizisidir. Bunlardan yakınmak mı istiyoruz yoksa çözmek
mi ?
Çocuklarımıza bu sorunları nasıl çözeceklerini öğretmek istiyor muyuz ?
Yaşamın sorunlarını çözebilmek için gereksindiğimiz temel araç
disiplindir. Disiplinsiz
hiçbir şeye çözüm getiremeyiz. Biraz disiplin ile ancak bazı sorunları
çözebiliriz. Mutlak
disiplinle tüm sorunları çözebiliriz.
Yaşamı zor kılan şey, sorunlarla yüz yüze gelme ve onları çözme sürecinin
acı verici olmasıdır.
Sorunlar özelliklerine göre bizde sinirlilik, düş kırıklığı, üzüntü
ya da yalnızlık, suçluluk,
pişmanlık, öfke, korku, endişe veya ıstırap ve umutsuzluk uyandırır.
Bunlar rahatsız edici
duygulardır; çoğu zaman fazlasıyla rahatsız edici, hatta herhangi fiziksel
ağrı kadar, bazen de
en şiddetli ağrı kadar acı vericidirler. Gerçekten de olayların ve çatışmaların
bizde uyandırdığı
acıdan dolayı onları sorun olarak adlandırırız. Sık sık önümüze
sorunlar çıkardığına göre,
yaşam daima zor ve neşe kadar acıyla da doludur.
Yine de yaşam, sorunlarla karşılaşıp onlara çözüm getirme sürecinden
dolayı anlam kazanır.
Sorunlar, başarı ile başarısızlık arasındaki farkı belirleyen keskin
kenarlardır. Sorunlar
cesaret ve bilgeliğimizi öne çıkarırlar; gerçekte cesaret ve bilgeliği
yaratan şey sorunlardır.
Sorunlar yüzünden aklen ve ruhen gelişiriz. Nasıl okulda, çocuklarımıza
özellikle çözmeleri
için problemler veriyorsak, insanın ruhen tekamülünü arzu ettiğimizde de
onun sorun çözme
yeteneğine seslenir ve onu geliştirmesi için cesaret veririz. Sorunlarla yüz
yüze gelmenin
ve onları sonuçlandırmanın verdiği acı vasıtasıyla öğreniriz biz.
Benjamin Franklin 'in dediği
gibi, "Acı veren şeyler öğreticidir". Bu nedenledir ki akıllı
insanlar sorunlardan korkmamayı,
tam tersine sorunları, hatta onların getirdiği acıları da iyi karşılamayı
öğrenirler.
Ama çoğumuz böyle akıllı davranmayız. Hemen hepimiz, getireceği acıdan
korkarak, az ya da
çok sorunlardan kaçınmaya çalışırız. Kendi kendilerine yok olacaklarını
umarak savsaklar
dururuz. Sanki sorunlarımız yokmuş gibi davranır, onları unutur, görmemezliğe
geliriz.
Hatta onları unutmamıza yardımcı olsunlar diye uyuşturucu ilaç bile alırız;
böylece kendimizi
acıya karşı duyarsız hale getirerek, acıyı yaratan sorunları
unutabiliriz. Sorunlarımıza
cepheden saldıracağımıza, etraflarından dolaşmaya çalışırız. Sorunlarımızı
yaşayıp acı
çekmek yerine onlardan kurtulmaya çalışırız.
.......
AKAŞA YAYINLARI : www.akasa.com.tr